Diğer Yayınlar

Filiz, Anlam (2023). "Türkiye’den Almanya’ya Göç Etmiş Profesyonellerin Kriz(sizlik) Deneyimleri" X. Sosyoloji Kongresi. Sosyoloji Derneği, Galatasaray Üniversitesi, İstanbul (20-22 Eylül 2023). Link: https://www.sosyolojikongresi.org/s/2498/i/bildiri_ozetleri_kitabi_sonteslim.pdf

TÜRKİYE’DEN ALMANYA’YA GÖÇ ETMİŞ PROFESYONELLERİN KRİZ(SİZLİK) DENEYİMLERİ
Yüksek eğitimli bireylerin Türkiye’den, özellikle de son on yılda dikkate değer oranlarda göç etmeleri,
hem kamusal alanda hem de sosyoloji disiplininde önemli tartışma konularından biri haline gelmiştir.
Almanya, yüksek nitelikli işgücü açığı bulunması ve 1960’lardan beri Türkiye’den aldığı göç sonucunda
Türkiye ile arasında oluşmuş yoğun ilişkileri nedeniyle bu göçmenler arasında en çok tercih edilen
ülkelerden biri olmuştur. Bu göçmenler, Almanya’nın bilişim, otomotiv gibi sektörlerinde çalışmakta;
Almanya’nın üniversite ve araştırma kurumlarında mühendislik, tıbbi bilimler gibi çeşitli alanlarda
eğitim almaktadırlar. Bu bireylerin Türkiye’den gitme kararları, sosyal bilimlerde kriz olarak
nitelendirilen Türk lirasının yabancı kurlar karşısında değer kaybetmesi gibi nedenlerle
ilişkilendirilmektedir. Birçok yüksek nitelikli göçmen, Almanya’daki hayatlarını Türkiye’de yaşadıkları
bu tür krizlerden uzaklıkları ile tarif etmektedir. Diğer yandan bu göçmenler, Almanya’da pandemi
nedeniyle getirilen kısıtlamalardan ayrımcılık ve yalnızlığa kadar gündelik hayatlarını olumsuz şekilde
etkileyen birçok sorunla karşı karşıya kalmaktadırlar. Bu bağlamda Almanya’daki yüksek nitelikli
göçmenler, çeşitli kriz ve krizsizlik hallerini bir arada yaşamaktadırlar. Bu bildiri, sosyal bilimlerde kriz
olarak kavramsallaştırılan enflasyon, toplumsal bağların zayıflaması ve yükselen ırkçılık gibi olguların
bireyler tarafından nasıl anlamlandırıldığını, Türkiye’den Almanya’ya göç etmiş profesyonellerin,
Türkiye’den göçlerini ve Almanya’daki deneyimlerini yorumlama biçimlerine odaklanarak inceler. Bu
çalışma, Türkiye’den Almanya’ya göç etmiş yirmi dokuz yüksek nitelikli göçmenle 2022 yılında
yapılmış yarı yapılandırılmış görüşmelere dayanmaktadır. Bildiri, toplumsal krizlerle ilgili çalışmalara
kriz ve krizsizlik deneyimlerini bir arada inceleyerek katkıda bulunur. Göçmenlerin olumsuz
deneyimleri özellikle mavi yakalı göçmenler üzerine yapılan çalışmaların merkezi meselelerindenken,
yüksek nitelikli göçmenlerle ilgili çalışmalarda daha marjinal bir konumdadır. Bildiri, yüksel nitelikli
göçmenlerin deneyimlerinin bu anlamdaki çok yönlülüğünü ortaya koyarak da göç yazınına katkıda
bulunur.
 

Filiz, Anlam (2023). “Geschlechterperspektiven in der Forschung über Türken in Deutschland”, 60 Jahre Türkische Präsenz in Deutschland Symposium (31 Ocak-1 Şubat 2022). Istanbul: Türk Alman Üniversitesi Yayınları. 29-43.

GESCHLECTERPERSPEKTIVEN IN DER FORSCHUNG ÜBER TÜRKEN IN
DEUTSCHLAND
Seit den 1980er Jahren haben Migrationsforscher:innen zunehmend Geschlechterperspektiven
in ihre Untersuchungen integriert. Viele heutige Forscher:innen konzeptualisieren Migration
als einen Prozess, der durch geschlechtsspezifischen Faktoren gestaltet wird, und die
Erfahrungen von Minderheiten als von Geschlechterverhältnissen geprägt. In diesem Rahmen
werden nicht nur die Familiengeschichten von Migrant:innen, sondern auch alle Aspekte der
Migration als vergeschlechtlichte Phänomene verstanden. Dieser Fokus ermöglicht,
beispielsweise bisher übersehenden affektiven Aspekte menschlicher Mobilität untersucht zu
werden und monolithische Bilder von „dem Migranten“ dekonstruiert zu werden. Im Rahmen
dieser Entwicklungen in der internationalen Migrationsforschung haben
Wissenschaftler:innen Geschlechterperspektiven auch in die Literatur über Türken in
Deutschland integriert.
Wenn auch solche Studien die Darstellungen verschiedener Bevölkerungsgruppe
diversifizieren, laufen sie auch Gefahr, ihre Erfahrungen zu essentialisieren. Das ist
beispielsweise der Fall für Türken in Deutschland, weil die Unterschiede zwischen den
türkischen und deutschen Kulturen oft auf vergeschlechtlichte Art und Weise verstanden
werden und türkischen Frauen in akademischen und populären Diskursen historisch oft als
Opfer der türkischen Kultur dargestellt wurden. Dieser Beitrag argumentiert, dass um eine
Geschlechterperspektive in den Mittelpunkt von Untersuchungen über Türken in Deutschland
zu gestellen währenddessen die Fallstricke der Essentialisierung und der Orientalisierung
auch vermeiden werden, sollten die jüngsten Erkenntnisse der Kulturanthropologie zu eigen
gemacht werden. Dazu sollte Kultur nicht als eine stabile, fertige und gleichmäßige Einheit,
sondern als eine dynamische Reihe von miteinander verflochtenen lokalen, nationalen,
transnationalen und globalen Prozessen verstanden werden. Das bedeutet, Kultur als einen
Bereich zu analysieren, in dem verschiedene Menschen, Gruppen und Institutionen versuchen,
die weit akzeptierten Merkmale von Form, Bedeutung und Beziehungen zu bestimmen.